ABD’nin Boston kentinde Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde (MIT) Yılmaz Laboratuvarı’nı kuran Doç. Dr. Ömer Yılmaz, insandaki bağırsak kanserini ilk defa farelerin bağırsaklarına aşılayarak bağırsak kanserinin tedavisine katkı sağlayacak bir araştırmaya imza attı.
MIT’nin Koch Enstitütüsünde kendi adıyla laboratuvar açan, “Dünyayı Değiştirecek 37 Bilim Adamı” arasında gösterilen Yılmaz, daha önce bağırsak kanseriyle beslenme arasındaki kök hücrelerinin ilişkisini ortaya koyarak tıp dünyasında ses getiren bir çalışmayı gerçekleştirmişti.
Bağırsak kanserinin nedenlerine ve tedavisine katkı sağlayacak son araştırmasında da insana ait bağırsak kanserini hayvana aşılayarak yankı uyandıran Yılmaz, çalışmasını değerlendirdi.
Aynı zamanda Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan Yılmaz, “Bu çalışmamızla insandaki bağırsak kanserini ilk defa farelerin bağırsaklarına başarılı şekilde aşılayabildik.” dedi.
Bu yöntemle fareler üzerinde insandaki kanserin oluşumunu, gelişmesini ve karaciğer gibi diğer organlara yayılmasını başarılı biçimde gözlemlediklerini belirten Yılmaz, bu zamana kadar insandaki bağırsak kanserinin bu şekilde hayvan üzerinde geliştirilebildiği bir modelin olmadığını vurguladı.
Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu özellikle iki açıdan çok önem arz ediyor. Birincisi, bu çalışma insandaki bağırsak kanserinin nasıl vücuda yayıldığını anlamamıza olanak sağlayacak. Daha önemlisi kanserin yayılmasını önlemek için geliştirilen ilaçların test edilmesine olanak sağlayıp yakın zamanda tedavi edici ilaçların bulunmasına olanak sağlayacak. İkincisi ise bu çalışma ile bağırsak kanseri olan hastalara, hastaya özgü doğru tedavinin verilmesine olanak sağlayabilecek.”
Doğru ilaç bulunacak
Doç. Dr. Yılmaz, hastadaki bağırsak kanserinden örnek hücreleri alıp fareye aşılayabileceklerini, böylelikle de bu hücrelerin farede aynı bağırsak kanserini oluşturabileceğini söyledi.
En önemlisinin hastaya ilaç vermeden önce bu ilaçların farede denenebilmesi olduğunu kaydeden Yılmaz, faredeki kanseri tedavi eden ilacın doğru ilaç olduğunun anlaşılarak hastaya verilebileceğini dile getirdi.
Kanser tedavisinde yeni dönem
Bu yöntemle hastaya faydası olmayacak, yan etkileri bulunan ilaçları vermekten de kaçınılabileceğini ifade eden Yılmaz, böylece doktorların yıllardır hayal ettiği kanserde kişiye özgü doğru tedavi verilmesine de olanak sağlanacağını aktardı.
Bu yöntemle bilim dünyasında kanserde çığır açabilecek yeni bir döneme girebileceğine işaret eden Yılmaz, “Tabii ki bu çalışmayı daha birçok başka çalışma da izleyecek. Özellikle bu yöntemle birlikte ilaç, kemoterapi ve radyasyon tedavisinde yakın zamanda çok büyük gelişmelerin olmasının sürpriz olmayacağını düşünüyorum.” dedi.
“Türkiye’nin bu alanda atılım yapması mümkün”
Türkiye’deki tıp alanındaki gelişmelere de değinen Yılmaz, Türkiye’nin kanser gibi bir alanda öncü olmayı kendine hedef edinen ülkelerden biri olması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Örneğin şehir hastaneleri ile Türkiye’de çok modern, son teknolojiye sahip Onkoloji hastanelerinin olması umut verici. Eğer bu hastanelerle birlikte kanser araştırmalarına da güzel destek verilirse Türkiye’nin bu alanda atılım yapması mümkün olabilir. Ben şahsen Türk bilim adamlarının yetiştirilmesi ve Amerika-Türkiye ortak projelerinin yürütülmesi konularının çok önemli olduğunu ve Türkiye’ye ivme kazandıracağını düşünüyorum. Bu konuda da fırsat olursa, elimden geleni yapmayı kendime bir borç bilirim.”
Yeni kanser ilaçları
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Mount Auburn Hastanesi’nde görev yapan Türk doktorlardan Dr. İlyas Şahin de Yılmaz’ın çalışmasıyla ilgili olarak, oluşturulan yeni modelle artık yeni kanser ilaçlarının çok daha etkili şekilde bu model üzerinde denenebileceğini söyledi.
Şahin, “Ömer bey bunu CRISPR adlı bir genetik kodlama sistemi ile klonlayarak başardı. Gerçekten çok gurur verici.” diye konuştu.
Yılmaz’ın çalışması, Nature Biyoteknoloji dergisinde yayınlanmasının ardından kısa sürede birçok tıbbi yayın tarafından alıntılandı. AA