Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Osmaniye’nin eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Karaçay Vadisinde yürüyüşün ardından şelaleye ulaştıklarını söyledi. Başkan Çenet, “Karaçay şelalesi için yaklaşık 4 kilometrelik parkurda yürüyüş yaptık. Bu yürüyüşümüzü kanyonların içerisinde gerçekleştirdik. Kanyonların içerisinde harika saklı bir şelaleyi bir anda karşımızda bulduk. Osmaniye, kaleler şehridir ama Osmaniye’miz aynı zamanda şelaleler şehridir. Osmaniye’mizin bu doğal güzelliklerini, Kastamonu Horma Kanyon Projesinde olduğu gibi doğaseverlere kazandırmak istiyoruz. Yürüyüş parkurları ve asma köprülerle burayı Osmaniye’mizin hemen yanı başında doğaseverlere sunmayı hedefliyoruz” dedi.
Osmaniye Belediyesi tarafından, Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Spor Kulübü’nün (ODAK) destekleriyle, Amanos Dağları eteklerinde bulunan Karaçay Saklı Şelale ve Sarısu Kanyonuna keşif yürüyüşü gerçekleştirildi.
Yürüyüşe, Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Osmaniye Devlet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mürsel Koçer, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Devrim Murat Aksoy, Gençlik ve Spor İl Müdür Yardımcısı Yücel Erdoğan, Belediye Başkan Yardımcıları Mehmet Fatih Özdokur ve Melih Loş, ODAK Başkanı Muhammet Doğan ile doğaseverler katıldı.
Başkan İbrahim Çenet ve diğer katılımcılar, yaklaşık 4 kilometre ‘orta’ zorluk derecesindeki parkur boyunca Karaçay vadisinin eşsiz doğa güzellikleri eşliğinde yürüyüşü tamamladı. Yaklaşık 3 saat süren yürüyüşün ardından doğaseverler, 25 metre yükseklikten yatağına dökülen Karaçay Şelalesinin serin sularında yüzmenin keyfini yaşadı.
BAŞKAN ÇENET: KARAÇAYLA İLGİLİ PROJELERİ HAYATA GEÇİRMEK İSRİTORUZ
Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Osmaniye’nin eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Karaçay Vadisinde yürüyüşün ardından şelaleye ulaştıklarını söyledi.
Başkan Çenet, “Karaçay şelalesi için yaklaşık 4 kilometrelik parkurda yürüyüş yaptık.
Bu yürüyüşümüzü kanyonların içerisinde gerçekleştirdik. Kanyonların içerisinde harika saklı bir şelaleyi bir anda karşımızda bulduk. Osmaniye, kaleler şehridir ama Osmaniye’miz aynı zamanda şelaleler şehridir.
Osmaniye’mizin bu doğal güzelliklerini, Kastamonu Horma Kanyon Projesinde olduğu gibi doğaseverlere kazandırmak istiyoruz. Yürüyüş parkurları ve asma köprülerle burayı Osmaniye’mizin hemen yanı başında doğaseverlere sunmayı hedefliyoruz. Tabii ki kalkınma ajansımızla, milli parklarımızla ortak yürüteceğimiz projeleri hayata geçirmek istiyoruz.
İnşallah bu doğa harikası şelaleye geliş ve gidişleri orta derece zorluktan çıkararak kolay ulaşılabilecek bir bölge haline getirmek istiyoruz. Tüm vatandaşlarımızın buralara rahatlıkla ulaşması için çalışmalarımız sürecek.” diye konuştu.
Belediye basın
YENI BIR YAŞAM YOLU KURMAK
Doğa, tüm canlılar için en büyük ilham ve yaşam kaynağı. Yemyeşil çimenleri, rengarenk çiçekleri, gölgesini esirgemeyen ağaçları, huzur veren kuş cıvıltıları, cömert toprağı ve daha nicesi ile doğa, her canlı için paha biçilemez bir öneme sahip. Bir düşünün kendinizi doğanın kollarına bıraktığınızda hiç kötü hissettiniz mi? Yalın ayak çimlerin üzerinde dolaşmanın, dalgaların arasında tuzlu hayallere dalmanın, mevsim geçişlerinin izleriyle büyülenmenin, yağmuru teninizde hissetmenin ya da gün batımını seyre dalmanın verdiği o muhteşem iyi hissettiren duyguyu bu kadar yoğun yaşatabilen başka ne var ki! Doğanın bu iyileştirici gücünün farkına varmak, yaşamın tadını doyasıya çıkarabilmeye imkan vermesinin yanı sıra sağlığımızı bütüncül olarak destekleyebilmek açısından da oldukça önemli.
Japonlar doğanın bu gücünü anlatmak için Shinrin-yoku terimini kullanıyorlar. 1982 yılında Japonya Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı tarafından sunulan bu terim dilimizde ‘orman banyosu’ olarak geçiyor. Yani, ormanın içinde olmak, doğayla temas etmek anlamına geliyor. Adeta bir ekoterapi, diğer bir deyişle doğanın terapisi olan orman banyosu temelinde insanın doğal unsurlarla zaman geçirmesine odaklanıyor. Ormanda yürümek, sahil kenarında kumların üzerinde oturmak, çimlere uzanmak ya da yalnızca bir manzaraya karşı nefes alıp vermek… Yapılandırılmış veya yapılandırılmamış aktivitelerle doğanın içerisinde geçirdiğimiz her zaman, görebildiğimiz ya da farkına varamadığımız pek çok fayda sağlıyor. İşte doğanın bize ve yaşamlarımıza olan katkıları:
SAKİNLİK VERİYOR
Modern çağın vebası olarak tanımlayabileceğimiz stresin çoğumuz için kaçınılmaz olduğu net bir gerçek. Aciliyet kültürü, yetişmeyen işler, kısıtlı zaman, hızlı tempo, küresel krizler ve daha nice olumsuz sebep, sık sık yoğun strese maruz kalmamıza zemin hazırlıyor. Doğa ise bize adeta günümüzün bu telaşlı temposundan kaçıp nefes almak için bir fırsat sunuyor. Bir nevi stresin panzehrini bizlere sağlıyor. Araştırmalar, doğada zaman geçirmenin stresi azalttığını, zihinsel rahatlama sağladığını ve kaygı bozukluğu, depresyon riskini düşürdüğünü gösteriyor. Doğanın huzur ve sakinlik veren atmosferi, ruh halini iyileştirirken zihnimizi yeniden tazelik ve enerji ile dolduruyor.
BÜTÜNCÜL SAĞLIĞI DESTEKLİYOR
Doğa, yalnızca huzur vermekle, stresi azaltmakla kalmıyor aynı zaman fizyolojik katkılar da sağlıyor. Pek çok araştırma, doğada zaman geçirmenin daha düşük nabız hızı ve daha düşük kan basıncı ile ilgili olduğunu gösteriyor. Ayrıca, doğada zaman geçirmek stres hormonu düzeylerini düşürdüğü için bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Öyle ki yalnızca ‘iyi’ hissetmek için değil, ‘sağlıklı’ olmak için de doğadan destek alabilir, vücudunuzdaki tüm işleyen sistemleri destekleyebilir, bütüncül iyi olma halini kendiniz için sürdürülebilir bir forma dönüştürebilirsiniz. Açık havada zaman geçirirken soluduğunuz temiz hava ile yalnızca ciğerlerinizi oksijenle buluşturmaz, zihninize de yepyeni bir soluk aldırmış olursunuz. Hem fiziksel hem zihinsel sağlığınız için doğada zaman geçirmeyi ihmal etmeyin.
MERAK VE KEŞİF DUYGUSUNU CANLANDIRIYOR
Küçük yaşlardayken her şeye meraklı gözlerle bakan insanoğlu, büyüdükçe o merak duygunu ne yazık ki yitirmeye başlıyor. Ancak doğa, keşfetmenin tutkusunu her seferinde yeniden yeşertmeyi başarıyor ve bizi hayatta daha canlı tutan, yaşadığımızı hissettiren, enerji kaynağımız haline dönüşen ‘merak’ımızı adeta alevlendiriyor. Bazen bir toprağın üzerinde gizlenmeye çalışan küçük bir mantarda, bazense tepelerin ardından göz kırpan gökkuşağında keşfedilmeyi bekleyen harika güzellikler olabilir.
YAŞAM DOYUMUNU ARTIRIYOR
Doğa ile temas içinde olma, yaşamın anlamını daha derinlemesine keşfetmek için de harika bir fırsat. Doğa, hem kendimizi hem de dünyayı daha iyi anlamak, günlük hayatın telaşından uzaklaştığımızda neleri kaçırdığımızı görmek ve yaşamdan aldığımız doyumu artırmak için mükemmel bir araç. Belki bir rüzgarın esintisinde, belki bir akarsuyun sesinde, belki de bir çiçeğin havaya karışmış kokusunda, yaşam puzzleımızın eksik kalan parçasını tamamlayabiliriz, çünkü doğa bize bu şansı verir, tek yapmamız gereken farkına varmak!
DENGELİ BİR YAŞAM SAĞLIYOR
Doğada sürekli bir değişim-dönüşüm olduğu gibi asla bozulmayan bir denge de vardır; bu da yaşamlarımızda çoğu zaman yitirdiğimiz dengeyi yeniden inşa etme konusunda güçlü bir ilham kaynağı ve motivasyon olabilir. Çünkü doğa sadece dış dünyayla değil, aynı zamanda iç dünyamızla da bağlantı kurmamıza izin verir. Özümüze dönme fırsatı bulduğumuzda -ki toprak ana bu konudaki en güçlü araç- içsel dengemizi yeniden kurabilir, dış dünya ile olan ilişkimizi de gözden geçirerek dengesiz kısımları düzenleyebiliriz. Hayatta dengeyi ne kadar koruyabilirsek, ruhumuzu o kadar besleyebilir, yaşamın tadına o kadar varabiliriz.
YARATICILIĞI BESLİYOR
İnsanlığın ilk zamanlarından bugüne, doğanın birçok sanatçı için ilham kaynağı olduğunu biliyor muydunuz? Yazarlar, şairler, müzisyenler ya da ressamlar eserlerini yaratırken ihtiyaç duydukları ilhamı doğanın kendisinden karşılayabiliyorlar. Dalgaların hoyratlığına tanıklık etmek, kurumuş yapraklarını döken bir ağaçtan hayat dersi almak, ormanın sessizliğinde derin düşüncelere dalmak ya da gecenin karanlığından parlayan yıldızların ışıltısından etkilenmek, yaratıcılığın en güçlü destekçisi haline gelebiliyor. Doğanın döngüleri, renkleri, kokuları adeta sonsuz bir ilham kaynağı olmayı başarıyor.
BİLİNÇLENMEYİ SAĞLIYOR
Doğanın bize, yaşamlarımıza sağladığı faydalar kadar bizim de doğada zaman geçirmemizin doğaya katkıları var. Kendimiz için, sağlığımız için, daha doyumlu, daha tatminkar bir hayat için doğa ile temas ettikçe ona karşı daha duyarlı hale geliyoruz. Bu da doğa ile empati kurmamıza ve onu korumak için daha dikkatli davranmamıza zemin hazırlıyor. Çevre bilincini geliştirmek, doğayı korumak, sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmak ve dahası gelecek nesillere kendi kendine yetecek ‘daha yeşil bir dünya’ bırakmak için doğa ile aramızdaki bağı güçlendirmeye devam etmeliyiz. Aramızdaki güçlü bağ, hem bize hem de doğanın kendisine çok iyi gelecek!
Kaynak: https://www.odeabank.com.tr/
BAŞKAN ÇENET: Osmaniye, Kaleler Şehridir Ama Osmaniye’miz Aynı Zamanda Şelaleler Şehridir
Gündem kategorisinde, 02 Tem 2024 - 11:05 tarihinde yayınlandı
272 defa okundu
admin
Tüm Yazıları
YORUM YAZ