İçkinin haram kılınmasının birçok hikmetleri vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
İçki kullananların sıhhatları bozulur; çeşitli hastalıklara ve o yüzden hastahanelere, tımarhanelere düşmeğe sebep olur. Çoluk çocuğu arasında şeref ve haysiyeti, itibarı düşer. Dostları arasında maskara veya menfur olur. Hepsinden fenası, Allâh (c.c.)’u anmaktan gafil ve müslümanlık nişanı olan namazı kılmaktan atıl ve maazallah küfrü icâb eden günahlara düşmeğe giriftar olur.
Şarap ve sarhoşluk veren şeyleri içmek, birçok zararları toplayan, bir hayli fenalıkları içine alan, hususiyle maddî hayat ve saadeti yok etmeğe yeten bir itiyada yol açar; Allâh (c.c.)’u anmaktan ve namazı kılmaktan geri koyar; birlikte yaşamayı ve hoş geçinmeyi ortadan kaldırarak yerine nefret, düşmanlık ve kin sokmaya ve daha birçok fenalıklara sebep olacağından Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler, şarap, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları, ancak şeytanın işinden birer murdardır. Bundan kaçının ki, muradınıza eresiniz. Şeytan, şarapta ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allâh’ı anmaktan ve birbirinize yardım etmekten alıkoymak ister. Artık siz daha vazgeçmeyecek misiniz?” (Maide s. 90-91)
Bu âyetler okununca Hz. Ömer (r.a.): “Çekildik, ya Râb” diyerek sevincini belli etti. Şarabın haram olması, Hicretin 3. senesinde Ahzab savaşından bir müddet sonra vâki olmuştur. Ayet-i Kerime’deki “hamr” kelimesi, şarap, rakı, konyak ve emsali sarhoşluk veren umum içkilere şâmildir. Çünkü Hadîs-i Şerif’te buy rulur ki:
“Her sarhoşluk veren hamrdır; her sarhoşluk veren ha ramdır. Her kim dünyada şarap içer de tevbe etmeden ölürse âhirette cennet şarabı içemez.”
(Ahmed Kemâleddin Üstün,54 Farz Şerhi, s.413-415