Osmaniye’de İlk olarak Akyar Deprem Konutlarında incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu, konutlarına yerleşen vatandaşlarımızla sohbet ederek, “Hayırlı olsun, güle güle oturun. Huzur içinde oturun inşallah.”dedi. Teşekkür eden vatandaşlarımız “Allah razı olsun. Çok teşekkür ediyoruz”didiler.
İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu Akyar ve Yaveriye Deprem Konutları ile Metin Tamer ve Sefa Evler Rezerv Alanında İncelemelerde Bulundu
İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu beraberinde Vali Dr. Erdinç Yılmaz, Osmaniye Milletvekili Seydi Gülsoy, Belediye Başkanı İbrahim Çenet, AFAD Başkan Yardımcısı Dr. Önder Bozkurt ile birlikte Akyar ve Yaveriye Deprem Konutları ile konut inşaatları devam eden Metin Tamer ve Sefa Evler rezerv alanında incelemelerde bulundu. İncelemeleri sırasında İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu’na AFAD İl Müdürü Mehmet Alboğa tarafından tamamlanmış ve yapımı devam eden konutlar hakkında bilgi verildi.
İlk olarak Akyar Deprem Konutlarında incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu, konutlarına yerleşen vatandaşlarımızla sohbet ederek, “Hayırlı olsun, güle güle oturun. Huzur içinde oturun inşallah.”dedi. Teşekkür eden vatandaşlarımız “Allah razı olsun. Çok teşekkür ediyoruz. ”diye konuştular.
İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu, daha sonra Yaveriye Deprem Konutlarında incelemelerde bulundu. Yapımı devam eden konutlarla ilgili bilgi alan İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu daha sonra örnek daireyi gezdi. Konutların yapımında çalışan işçilere kolaylıklar dileyen İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Münir Karaloğlu son olarak konut inşaatları devam eden Metin Tamer ve Sefa Evler rezerv alanında incelemelerde bulunarak yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Valilik bülten
“REZERV YAPI ALANI”
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Sorunları
6306 sayılı Kanun’un yine 2. Maddesinde “rezerv yapı alanı” kavramı tanımlanmıştır. Kanuna göre rezerv yapı alanı, “Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanları,” olarak tanımlanmıştır. Riskli alan ve yapılarda oturanların öncelikli hedef olarak yerinde iskân yerine, yeni yerleşim alanlarına yönlendirme hedefinin esas alındığı da “rezerv yapı alanı” kavramından anlaşılmaktadır.
“Rezerv yapı alanı” kavramının nereleri kapsayacağı ise Kanunun farklı maddelerindeki düzenlemeleri ile belirlenmiştir. Merkezî idare ile belediyelerin elinde bulunan veya Hazine adına kayıtlı arsa ve araziler, öncelikli olarak “rezerv alan” olarak tanımlanmıştır.
Ancak uygulama sürecinde yurttaşların mülkiyetinde bulunan ve anlaşma sağlanamaması durumunda Hazine adına tescil edilen ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilen yapı, alan, arsalar da rezerv yapı alanı kapsamına alınabilecektir.
Kanunun 3. Maddesinde “Tespit, Devir ve Tescil” başlığı altında, belediye ve köy tüzel kişiliği altında bulunan alanlar içinde özellikle meraların rezerv alan olarak tanımlandığı anlaşılmaktadır. Buna göre, “4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında olup riskli alanlarda ve riskli yapılarda yaşayanların nakledilmesi için Bakanlıkça ihtiyaç duyulan taşınmazlar, 4342 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendindeki (Doğal afet bölgelerinde yerleşim yeri için ihtiyaç duyulan) alanlardan sayılarak, tahsis amaçları aynı maddeye göre değiştirilip tapuda Hazine adına tescil edilir; bu taşınmazlar hakkında bu Kanuna göre uygulamada bulunulur.” denilmektedir.
Bu şekilde, mera vasfı değiştirilerek, bu yasa kapsamındaki uygulamalar için rezerv alan yaratılmaktadır. Ekonomik nedenlerle ömrünü tamamladığı idare tarafından kabul edilerek, riskli yapı olarak tespit edilen bir yapıda yaşayanlara, doğal afet bölgelerinde yerleşim yeri olarak ihtiyaç duyulan madde kapsamına sokularak yeniden yerleşim olanağı sağlanmaktadır.
Bu düzenlemeyle birlikte özellikle Kanunun 9. Maddesinde düzenlenen “Uygulanmayacak Mevzuata İlişkin Hükümler” başlığı altındaki düzenlemelere bakmak gerekir. Bu madde, “rezerv yapı alanı” kavramının mekânsal kapsamının ne kadar genişletildiğinin anlaşılması açısından önemlidir.
6306 sayılı Kanun’un 9. Maddesine göre, bu kanun kapsamındaki alanlarda, kanunun öngördüğü uygulamaların “zaruri kılması” halinde, bu uygulamaların gerektirdiği iş ve işlemler hakkında bu Kanunun uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmayacaktır.
Meralar, zeytinlikler, orman ve kıyı alanları bu kapsamda afet riski çatısı altında rezerv alan haline getirilerek yapılaşma baskı altına alınabilecektir. Bununla birlikte Kanunun 18. Maddesi de rezerv alanların kapsamını genişleten bir düzenleme içermektedir.
Kanunun 18. Maddesiyle 5543 sayılı İskân Kanunu’na ek madde eklenmiştir. Her ne kadar, bu değişiklik İskân Kanunu kapsamında yapılmış olsa da, yeniden yerleşim politikası için mera ve orman vasfındaki alanların, Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve özel mülkiyet konusu yapılmamış alanların da özel mülkiyete ve yapılaşmaya açılmasının önündeki yasal engeller kaldırılmıştır.
“Rezerv yapı alanı” kavramsallaştırmasının dışarıda tuttuğu tek bir kara parçası bulmak bu haliyle mümkün değildir. Yapılaşma biricik ve temel hedef haline gelirken, yasanın amacı olarak gösterilen sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşturma hedefi de bu bağlamda silikleşmiş ve giderek kaybolmuştur.
FEVZİ ÖZLÜER, AVUKAT
Kaynak: http://www.mimarlikdergisi.com/