26 Temmuz 2024 Hoşgeldiniz
Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Invalid Request 1xbet Güncel Giriş Betturkey Giriş Adresi betist giriş kralbet giriş supertotobet Tipobet365 matadorbet güncel giriş mariogame.net bahisgiris.org tarafbetgiris.info sahabetgir.org/ casino-real-games.com 1win giriş deneme bonusu

Osmaniye Valisi Ve Eşi, Babaların Gününü Kutladı

kategorisinde, 20 Haz 2023 - 18:21 tarihinde yayınlandı 297 defa okundu
Osmaniye Valisi  Ve Eşi,  Babaların Gününü Kutladı

Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz ve Eşi Doç. Dr. Şenay Yılmaz Hanımefendi’den Özden Huzurevi Sakinlerine Babalar Günü Ziyareti.
Vali Yılmaz: ““Tecrübeleriyle her zaman yol gösterici olan büyüklerimizin bu anlamlı gününü en kalbi duygularımla kutluyor, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam diliyorum.”dedi.

Vali Dr. Erdinç Yılmaz ve Eşi Doç. Dr. Şenay Yılmaz Hanımefendi, Özden Huzurevi’ni ziyaret ederek, Huzurevi sakinlerimizin Babalar Gününü kutladılar. Ziyarette Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hamit Coşkun da yer aldı. Huzurevi sakinleri tarafından karşılanan Vali Yılmaz, ilk olarak Huzurevi bahçesinde antrenman yapan Özden Huzurevi Bocce Takımı sporcuları ile bir süre sohbet ederek, büyüklerimizin Babalar Gününü kutladı.
Vali Yılmaz ve ve Eşi Doç. Dr. Şenay Yılmaz Hanımefendi ziyaretlerinin devamında Huzurevi sakinlerimizle bir araya geldiler. Huzurevi sakinlerimizin Babalar Gününü kutlayan Vali Yılmaz, büyüklerimize gül ve hediye takdim etti. Özden Huzurevi sakini hanımefendilerle de bir süre sohbet ederek hediye veren Vali Dr. Erdinç Yılmaz, büyüklerimizin hatırlarını sorarak, sağlıklı ve hayırlı ömürler diledi.
Büyüklerimizle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Vali Yılmaz, “Tecrübeleriyle her zaman yol gösterici olan büyüklerimizin bu anlamlı gününü en kalbi duygularımla kutluyor, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam diliyorum.”diye konuştu.
Özden Huzurevi sakinlerimiz de Vali Dr. Erdinç Yılmaz’ın Babalar Gününü kutlayarak, nazik ziyareti için teşekkür ettiler.
Valilik basın
İSLAM’DA SAYGI VE HÜRMET ADABI
zAynı toplumda yaşayan insanlar, gerek sâhip oldukları maddî ve mânevî imkânlar açısından, gerekse cinsiyet itibariyle farklılık arzederler. Ancak bu farklılıklara rağmen hepsi de insan olma vasfında eşittirler. Yani birlikte yaşamak zorunda olan fertlerin, birbirlerinin haklarına riâyet etmesi, karşılıklı saygı ve anlayış içerisinde hayatlarını devam ettirmesi, insan olmalarının bir gereğidir. Dînimizin bu husûstaki emir ve tavsiyeleri ise meseleyi çok daha ciddî kılmaktadır.
KÜÇÜKLERE SEVGİ, BÜYÜKLERE SAYGI GÖSTERMENİN ÖNEMİ
Efendimiz buyuruyor ki:
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)
Hadis-i şerif, küçüğe sevgi, büyüğe saygı göstermenin, Müslümanların temel ahlâkî vasfı olduğunu ortaya koymaktadır. Bir toplumun bekâsında sevgi ve saygı, hayatî önem taşıyan iki temel esâstır. Ancak konumuzla doğrudan alâkalı olması bakımından saygı ve hürmet denilince, öncelikle küçüğün büyüğe karşı davranışı akla gelmektedir. Dolayısıyla burada bilhassa hadisin ikinci kısmının altını çizmek gerekir. O da şudur; büyüklerimize saygı duymayan, büyüklerin şerefini korumayan ve büyüklerin hakkını gözetmeyen kimse, hakiki ve kâmil bir Müslüman olamaz.
Büyüklere saygı ve hürmete çağıran bir başka hadis-i şerifte ise Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr, 75)
Bilinen bir gerçektir ki, bugün yaşlı olan dün genç idi. Yine bugün genç olan da Allah ömür verdiği takdirde yarın yaşlanacaktır. Cemiyette saygı geleneğinin nesiller boyu yaşatılması, herkesin bir önceki nesle mensup insanlara, sırf büyük olmaları sebebiyle hürmetkâr davranmalarına bağlıdır. Peygamberimiz bu hadis-i şerifte yaşlı insanlara hürmet edenlere, Hak Teâlâ’nın yaşlılıklarında kendilerine hizmet edecek kimseler lutfetmek sûretiyle ikrâmda bulunacağını bildirmektedir. Bunun anlamı, yaşlılara saygı gösteren gençlerin bu hareketinin karşılıksız kalmayacağıdır. Zîra saygı beklenmez, kazanılır. Ayrıca hadiste, yaşlı kişilere saygı gösterenlerin uzun ömürlü olacaklarına da bir işâret bulunmaktadır.
O hâlde her Müslümanın kendisinden yaşça büyük olanları dikkate alması, onlara gerekli saygıyı göstermesi ve yapabileceği hizmeti sunması gerekmektedir. Böyle yapılırsa toplum kesimleri arasındaki sevgi ve saygı bağları pekiştirilmiş olur. Nesiller mutlu ve sıcak bir ilgi ortamında hayatlarını sürdürürler.
Müslüman bütün mahlûkâta karşı saygılıdır. Hattâ o zâhiren saygı ve hürmete lâyık olmayan kötü ahlâklı kimselere karşı, saygıyı tâlim etme niyetiyle hürmetkâr davranır. Nitekim Cenâb-ı Hak seçkin kullarının hasletlerini sayarken onların, kendilerine câhilce muâmelede bulunan kimselere karşı bile mülâyim davrandıklarını ve “Diyelim sûfi-i nâdâna ıraktan yâ hû” hikmetince “selâmetle” deyip geçtiklerini beyân buyurmaktadır. Yine Allah Teâlâ’nın Hz. Mûsâ’yı Firavun’a gönderirken ona yumuşak söz söylemesini emretmesi, saygılı davranmanın, en katı kalplerin bile husûmetini azaltacağını ve onları daha saygılı kılacağını göstermektedir.
SAYGI GÖSTERMENİN ADABI
Saygı göstermenin âdâbıyla alâkalı örnekler verecek olursak, herhangi bir ikrâmda sağ taraf gözetilmek sûretiyle büyükten başlanmalı veya aynı mecliste büyüklerin konuşması lâzım gelen husûslarda küçükler öne çıkmamalıdır. Fahr-i Kâinât buyuruyor ki: “Rüyamda dişlerimi misvaklıyordum. Derken beni, biri diğerinden daha yaşlı iki adam çekiverdi. Ben misvakı küçüğüne vermek istedim. Ancak bana, «büyüğe ver» denildi. Ben de büyüğe verdim.” (Müslim, Rü’yâ, 19)
Burada, muhtemelen bu iki kişi aynı tarafta olmaları sebebiyle Efendimiz kendisine en yakın olana misvağı uzatmış, ancak Cebrâil (a.s.) tarafından uyarılarak, misvağı yaşça büyük olana vermesi istenmiştir. Olayın rüyada cereyân etmesi ise hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü peygamberlerin rüyaları sahihtir.
Sehl bin Ebî Hasme (r.a.) anlatıyor: “Abdullah bin Sehl ve Muhayyısa bin Mes’ûd, barış günlerinde Hayber’e gitmişlerdi. İşlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar. Muhayyısa, buluşma yerine geldiğinde arkadaşını bulamadı. Onu aradı ve bir çukurda kanlar içinde ölü olarak buldu. Çevredeki insanların yardımı ile çıkardı ve defnetti. Sonra Medine’ye döndü. Abdullah’ın kardeşi Abdurrahman bin Sehl durumu öğrenince, yanına Mes’ûd’un oğulları Muhayyısa ve Huvayyısa’yı da alarak Peygamber Efendimiz’e gitti. Oradakilerin yaşça en küçüğü olan Abdurrahman, olayı anlatmaya başladı. Bunun üzerine Efendimiz:
“Sözü büyüklerine bırak, sözü büyüklerine bırak!” buyurdu. Abdurrahman sustu, olayı ötekiler anlattı.” (Buhârî, Cizye, 12)
Görüldüğü gibi burada yaş bakımından en küçükleri olmasına rağmen maktûlün kardeşi Abdurrahman, olayı anlatmak üzere söze başlamış, ancak Allah Resûlü, büyüklerin hakkını gözetmek gerektiğine dikkat çekerek “Sözü büyüklerine bırak” buyurmuştur. Olayın, konumuzu ilgilendiren noktası da burasıdır.
Resûlullah su veya süt gibi bir şey içtiği zaman, hepsini içmez bir miktar bırakır, onu da sağ tarafında bulunana ikrâm ederdi. Sağ yanındaki yaşça küçük biri ise ondan izin almak sûretiyle sol yanındakilere ikrâm ederdi. Onun sünneti böyle idi.
BÜYÜKLERE SAYGI VE HÜRMET
Saygı ve hürmet gösterilecekler arasında büyükler yanında, ilmiyle âmil Kur’ân hafızları ve âdil hükümdarlar da bulunmaktadır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
“Saçı sakalı ağarmış Müslümana, okuyuşunda (teğannî ile) aşırı gitmeyip, ahkâmıyla amel eden Kur’an hâfızına ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zîmden ileri gelir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 20)
Câbir’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Peygamber, Uhud Gazvesi’nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde bir araya getirtti ve sonra:
“– Bunların hangisi daha çok Kur’ân bilirdi?” diye sordu.
Neticede şehidlerden hangisi gösterildiyse, Efendimiz onu kıbleye doğru ön tarafa koydu. (Buhâri, Cenâiz, 73, 76)
Resûl-i Ekrem Efendimiz bu tür tavsiye ve uygulamalarıyla bilhassa Kur’an bilgisine sâhip olana saygının, sâdece yaşarken değil, ölümden sonra da geçerli ve gerekli olduğuna dikkat çekmiştir. Ayrıca Kur’an-ı Kerîm’de; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (ez-Zümer 39/9) buyrulmak sûretiyle genel anlamda ulemânın hürmete lâyık olduğuna da vurgu yapılmaktadır. Dolayısıyla âlimlere derecelerine göre saygı gösterilmeli, toplumda bilginin ve bilen insanların saygınlığı korunmalıdır.
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

YORUM YAZ