Sinema günlerinin ilk gösteriminde yönetmenliğini Arif Keskiner, çekimlerinin ise Osmaniye’de yapıldığı ‘Selvi Boylum Al Yazmalım Filmi’ büyük bir keyifle izlendi. Belediye tarafından katılımcılara patlamış mısır ikramları da yapıldı. Vatandaşların ailece büyük ilgi gösterdiği açık hava sinema gösterimine katılan vatandaşlar, Osmaniye’de bir nostalji havası yarattığı için ve bu güzel ortamı hazırladıkları için Osmaniye Belediyesi’ne teşekkür ettiklerini söylediler.
Osmaniye Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışıyla çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yaşanan deprem felaketinin vatandaşlar üzerinde oluşturduğu izleri silmek adına geliştirdiği ve uyguladığı çalışmalarına bir yenisini daha ekledi.
Bu kapsamda Osmaniye Belediyesi yazlık açık hava sinema günlerini başlattı.
6 Şubat sonrasında vatandaşlar için özel olarak hazırlanan ve Osmaniye’ye kazandırılan sahne ve etkinlik tırı Karaçay Doğa Park’a konuşlandı.
Sinema günlerinin ilk gösteriminde yönetmenliğini Arif Keskiner, çekimlerinin ise Osmaniye’de yapıldığı ‘Selvi Boylum Al Yazmalım Filmi’ büyük bir keyifle izlendi. Belediye tarafından katılımcılara patlamış mısır ikramları da yapıldı.
Vatandaşların ailece büyük ilgi gösterdiği açık hava sinema gösterimine katılan vatandaşlar, Osmaniye’de bir nostalji havası yarattığı için ve bu güzel ortamı hazırladıkları için Osmaniye Belediyesi’ne teşekkür ettiklerini söylediler.
Yazlık açık hava sinema günlerine devam edeceklerini belirten Osmaniye Belediye Başkanı Kadir Kara; “İlk gösterimde katkı ve katılımlarıyla yoğun ilgi gösteren muhterem hemşerilerime teşekkür ediyorum. Allah’ın izniyle her hafta bu etkinliğimiz devam edecek.
Yazlık açık hava sinema günlerinde hep birlikte film keyfi yapmaya Karaçay Doğa Park’a tüm hemşerilerimizi bekliyoruz.” İfadelerini kullandı.
Belediye basın
AHHH… NEREDE O ESKİ YAZLIK SİNEMALAR…
Doç.Dr. Nurhan Tekerek
nurhant@uludag.edu.tr
Bursa’dan Adana’ya Bir Yeni Yıl Armağanı…
HAYALLERİM…YILDIZLAR… Ve BEREKETLİ TOPRAKLARDA SİNEMA…
Anılar…
Hep anımsarım neredeyse on sinemanın yan yana olduğu ve o küçük ailemizin birinden diğerine koşuşturduğu cıvıl cıvıl Sular Semti’ni. Adana’daki yaşamımın belki de en güzel anılarını oluşturur o canlılık.
Birinde film başlamıştır mesela…-Aaaa…Film başlamış! -Eh, o zaman haydi ötekine bakalım… – Şunda Yılmaz Güney’in filmi oynuyor, ona gidelim bence… – Yok yok ona gitmeyelim, ikinci film güzel değil. -O zaman, bakın Bahar’da ejnebi film oynuyor…Hem ikisi de güzel, ona gidelim!.. Acele gişeden bilet almalar…Teşrifatçı eşliğinde içeri girmeler, yer beğenmeler…
Bu arada çocukluktan genç kızlığa geçişin verdiği hafif utangaçlıkla çevreyi çaktırmadan süzmeler…
Aile bölümünde, en güzel yerde konaklama… Perdeye görüş açısını ayarlamalar… Uzun boylu biri öne oturduğunda yer değiştirmesi için ricalar… Söyleyemediğin zamanlarda nasıl perdeyi göreceğim sancısı…
Erken başlayan filmlerden duyulan kakofoni…Film seslerinin adeta yarışırcasına her yandan gökyüzüne yükselmesi. Bu arada pırıl pırıl, bol yıldızlı bir gökyüzü…Film başlamadan ve film oynarken yanından geçen; “- Soğuk ayraaan, meşrubat, kola, gazozzz!…
Zaman Gazozuuu…Yok mu isteyen?…” ya da “- Günebakan…Eğlence isteyen?”, “ -Tazze tazze Antep fıstığı, fıstııık, tazze tazzeee…” sesleriyle satıcılar…Annemin ya da babamın henüz otuzlu yaşların verdiği enerji ve canlılıkla; -Bir şey ister misin? soruları… Kızkardeşimin çocuk arabası içinde, arabanın önündeki demire sarılmış o çiçek aşısı izli -henüz küçülmemiş iz, taze ve kocaman!…
– kolları, minik elleri…Kimi zaman o demire dizili boncuklarla oynayışı…
Meraklı bakışları, keyifli gülücükleri…
Benim adeta bir genç kız edasıyla, bir yandan da küçük anne rolünde onunla ilgilenişim vs… Yazlık sinemalarda geçirdiğim gecelere dair o kadar çok fotoğraf var ki dağarcığımda…
Belki de zamanla, o sinemalar teker teker elimizden gittikçe, özlemin de etkisiyle olacak, pek çok geceyi de ben besledim, büyüttüm ve süsledim. Ama bir gecede iki sinemaya gittiğimizi çok iyi anımsıyorum.
Film başlama saatlerini karşılaştırıp, bir filmi birinde, ikincisini ötekinde seyrettiğim zamanları. Sonra eve dönüşte kurulan hayaller, portakal bahçesi içinde iki katlı dede evinin o geniş damında, cibinlik altında gökyüzündeki yıldızları seyretmeler…
Bütün o film kahramanlarımı tekrar tekrar hayal ederdim… Hiç bıkmadan!…Yıldızlar o kadar çoktu ki!…Her gece bir yıldızda buluşurdum onlarla…Özgürdüm…İstediğim yıldızı seçerdim…Ay’ı değil yıldızı seçerdim. Çünkü yıldızlar daha uzaktaydı… Her zaman bana Ay’dan daha gizemli ve büyüsel gelen yıldızlar…Çevre düzenini de ihmal etmezdim tabii…Bir yığın ayrıntı…tüm inceliği ve güzelliğiyle yerli yerine otururdu…Sonra uyuya kalırdım yıldızları yastık yaparak…
Ne çok film seyreder ve ne çok hayal kurardım o zamanlar…Bütün bunları o yılların Adana’sındaki onlarca yazlık sinemaya borçluyum…Artık anılardan günümüze, yani gerçeğe dönmenin zamanı geldi… Nerelerden nerelere geldik dedirten gerçeğe…
Adana’da iklimin de etkisiyle uzun geçen yaz mevsimleri ve sıcaklar “Yazlık Sinemalar”ı eğlence dünyasının baş köşesine yerleştirmiştir. Gerçekten de seksenli yıllara dek Adana adeta yazlık sinema bolluğu yaşayan bir kent olmuştur. Uzun yaz gecelerinde, Adanalı’nın çoluğu çocuğuyla, eşiyle dostuyla, çekirdek-fıstık-fındık ve soğuk gazozlarıyla vazgeçilmez bir yoldaşı olurken, o yıllarda dışardan gelenler tarafından “garip” bulunan, kent aydınları tarafından da “ilkellik” olarak eleştirilen “Bekarlar-Aileler” ortamıyla, Adana’nın özgün kimliğinin göstergelerinden biridir de bu yazlık sinemalar. Yetmişli yıllarda sayıları 100’ü aşan bu sinemaların çoğu Sular Semti’nde toplanır.
Aynı zamanda her mahallede bir sinema bahçesiyle, bugünkü yoz eğlence anlayışının daha aklı başında kaynakları olmuştur bu her biri en az bin kişilik mekanlar.
Bize güzel bir nostalji yaşatan Doç.Dr. Nurhan Tekerek hocamıza çok teşekkürler…
http://wowturkey.com/forum/
Haber Merkezi
Osmaniye’de Yazlık Açık Hava Sineması Günleri Başlattı
Gündem kategorisinde, 07 Haz 2023 - 12:15 tarihinde yayınlandı
491 defa okundu
admin
Tüm Yazıları
YORUM YAZ